1 Aralık 2006 Cuma

Çek bi “inovasyon”, şaşırtıcı olsun!



Ortalık “inovasyon”dan geçilmiyor. Hani bir şeyi 40 kere söylersen gerçekleşirmiş ya, ülkece o kadar çok inovasyondan bahsettik ki, çok inovatif bir ülke olmamız yakındır.

İnovasyon, iş dünyasının şimdiye kadar ürettiği tüm kavramları içine alan bir kavram olarak karşımızda. Yaratıcılık, farklılaşma, iyileştirme, yenilik, değişim, yeniden yapılanma, benchmark, outsourcing ve nicelerini yutan bir kavramla karşı karşıyayız.  

Korkum, diğer kavramları anlayamadan, hakkını veremeden gündemimizden çıkardığımız gibi inovasyonu da harcamamızdır. İnovasyon gündemden düşmeden, harcanmadan, üzerine bir de ben klavye oynatayım dedim.

Sözlüğe bakarsak “innovation”ın karşılığı olarak “yenilik, icat, yeni fikirler, onarma” karşılıklarını buluruz. İş dünyasındaki literatürlerde ise “para kazandıran, rekabette öne çıkaran yenilikler” olarak tanımlanıyor. Bu yenilik üründe olabilir, üretim süreçlerinde olabilir, dağıtım kanalında olabilir, velhasıl işi etkileyen herhangi bir alanda olabilir.

Literatürdeki başka bir tanıma göre: “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal veya hizmet), veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.

Yabancı bir atasözü “aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemezsiniz” der. İnovasyonun mantığı da budur. Sonuçları daha başarılı kılmak için iş yapış şeklinizin her aşamasını tekrar gözden geçirin, eleştirin, uygun olanları yenileyin, değiştirin, iyileştirin.

Çalış, çalış nereye kadar!
Biliyorum, yaptığınız inovasyon bir gün gelecek konvansiyonel kalacak. Rakipleriniz bir süre sonra inovasyonunuzu taklit edecek. O zaman ne gerek inovasyon yapmaya, şimdiye kadar böyle iş yaptık ve kazandık, eski köye yeni âdete gerek yok, diyebilirsiniz. Siz yapmazsanız rakipleriniz inovasyon yapar. O zaman da zorunlu olarak siz taklit eden olursunuz. Takipçilik ise yorucudur. Markalar çöplüğü taklit ederek rekabet edebileceklerini düşünenlerle doludur.

İnovasyon yapmaktan bıkmayacaksınız. Rakiplerinizden hızlı davranıp siz yeni inovasyonlar yapacaksınız. Böylece sürekli rakiplerinizden önde olacaksınız, rakiplerinizden farklılaşacaksınız. Rakiplerinizi yoracak ve sizin inovasyonlarınıza ayak uyduracak sermayeyi ve enerjiyi biriktirememelerini sağlayacaksınız.

Kabaca genelleyecek olursak bir sektörde 7’den fazla marka varsa o sektör karlı değildir. O sektörde ne kadar inovasyon olursa, zayıf olanlar elenir ve sektörden çekilir. Fiyatları ve kaliteyi düşüren zayıf rakiplerdir. Onları silkelerseniz, sektörünüz daha sağlıklı ve karlı olur. Yani inovasyon yapmak sektörünüzün konsolide olmasını da sağlar.

Peki, hangi inovatif fikrinizi hayata geçirmelisiniz? Nasıl inovasyonlar yapmalısınız?

Küçük iyileştirmeler, değişimler işinizi geliştirir ve ilerletir. Bunları yapmaya devam, ama devrimci inovasyonlar peşinde de olmalısınız. Öyle inovasyonlar gerçekleştirmelisiniz ki, rakipleriniz sizi çok çabuk kopyalayamamalı. Yarattığınız farklılıklar, inovasyonlarınız zor taklit edilebilmeli. Rakiplerinizin sizi taklit edesiye kadar geçen süre ne kadar uzun olursa, fiyat ve algı rekabetinden o kadar uzak olursunuz. Rakiplerinizi o derecede yorarsınız. O derecede ters köşeye yatırırsınız. Devrimci inovasyonlar en zor taklit edilen inovasyonlardır.

Devrimci inovasyonlar için radikal düşüncelerden, önerilerden korkmayın. Fizibilitesini yapmadan onları elemeyin. Sizin elediğiniz devrimci inovasyonları bir gün, bir rakibiniz mutlaka uygular. “Bunu biz de düşünmüştük” dediğinizde, rakibiniz sizden çok daha ilerilere gitmiş olabilir.

İşiniz, ürününüz, marka mimariniz, iş süreçleriniz hakkında daha radikal düşünme zamanı geldi. Devrimci inovasyonlarınızı bekliyoruz. Şaşırtın bizi.


Web sitem: www.muratsaylan.com 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder